Sınıf-ı Mahsus Programı
Aşiret Mektebi’nin bazı öğrencileri için oluşturulan Sınıf-ı Mahsus adlı özel programda şu dersler bulunmaktaydı:
Din bilgileri (Ulûm-i diniye)
Osmanlıca gramer (Kavâid-i Osmaniye) ve yazı (kitabet)
Mecelle (İslam hukuku kitabı)
Arapça ve Farsça
Ahlâk bilgisi
Kanunlar
Ekonomi (İlm-i servet)
İdare usulleri
Güzel yazı (rik’a ve divani hat)
Bu dersler, öğrencilere hem dini hem de idari bilgi kazandırmayı amaçlıyordu. Ancak programın içeriğinde yer alan Bahriye Mektebi (denizcilik okulu) bağlantısı dikkat çekicidir. Çünkü Arap, Kürt veya Arnavut aşiret çocuklarının denizcilikle doğrudan bir ilgileri yoktu. Bu durum, projenin amaçları ile uygulamalar arasındaki kopukluğu göstermektedir Tevfik Fikretin Âşiyanında Sanat ve Ruhun Birleşimi.
Eğitimden Beklenen Amaçlar
Devletin temel hedefi, Arap şeyhleri ile Kürt ve Arnavut önderlerinin çocuklarını eğitip onlara rütbe ve maaş vererek Osmanlı yönetiminde söz sahibi kılmaktı. Böylece hem sadakatleri kazanılacak hem de sık sık çıkan isyanların önüne geçilecekti. Çocukların İstanbul’da eğitim görmeleri, bir bakıma aşiret reisleri üzerinde baskı unsuru olarak da düşünülmüştü.
Ancak şeyhler ve aşiret önderleri bu durumu “rehine verilmesi” gibi algıladılar. Çoğu, kendi çocuklarını göndermedi. Yerine, eşraftan olmayan kişilerin çocuklarını göndererek devleti oyaladılar. Bu yüzden mektebin asıl hedefi tam olarak gerçekleşmedi.
Beklenen Sonucun Alınamaması
Mektebi bitirip memleketlerine dönen öğrenciler, bilgi ve görgü kazanmış olsalar da sosyal statüleri düşük olduğundan toplum içinde saygınlık elde edemediler. Âyan ve eşraf arasında kabul görmediler. Devletin düşündüğü “Osmanlı terbiyesi almış yerel liderler” fikri hayata geçmedi.
Dahası, zamanla bu öğrencilerden bazıları sarayda verilen yemekleri beğenmeyerek memnuniyetsizliklerini dile getirdiler. 1907 yılı Şubat ayında çıkan bir olayda öğrenciler idareye karşı ayaklandılar. Bunun üzerine Aşiret Mektebi kapatıldı, öğrenciler memleketlerine gönderildi. Okul binası ise kısa süre sonra yeni açılan Kabataş İdadisine tahsis edildi. Bu gelişme, 1908’deki II. Meşrutiyet İnkılâbı’ndan yaklaşık 14 ay önce yaşandı Private Istanbul Tour.
Âşiyan Müzesi
Metnin devamında Osman Nuri Ergin, Tevfik Fikret’in evi olan Âşiyandan bahseder. Rumelihisarı’nda, Kayalar Mezarlığı’nın üst kısmında bulunan bu ev, şairin ömrünün son dokuz yılına tanıklık etmiştir. Tevfik Fikret burada yaşamış ve burada vefat etmiştir.
1946 yılında İstanbul Belediyesi, evi eşi Fatma Nâzime Hanım’dan satın alarak müze haline getirmiştir. Âşiyan Müzesi’nde Edebiyat-ı Cedide şairleri ve dönemin edebiyatçılarının hatıraları ve eşyaları sergilenmektedir.
Bebek tarafından gelindiğinde, Kayalar Mezarlığı’nın başından kıvrımlı ve dar bir yolla çıkılan bu ev, üç katlı mütevazı bir yapıdır. Bahçe içinde yer alan evin alt katı taş, üst katları ise ahşaptır. Müze, hem Tevfik Fikret’in hatırasını yaşatmakta hem de Edebiyat-ı Cedide döneminin izlerini günümüze taşımaktadır.






